Gülümse

Hayatınızı anlamlandıran, renklendiren, mutlu kılan herkese ve herşeye, yaşamınızı sevgiyle temizleyen güzel kalplerinize GÜLÜMSEYİN!

Oflaya puflaya hazırlandınız, evden çıkmak üzeresiniz. Dünden kalmış gereksiz işyeri mutsızluluğuna devam etmek için yollara düşeceksiniz. Mutsuzsunuz çünkü, yıllarınızı verdiğiniz işyerinizin negatifliğini yok edememişsiniz, orası sizi yok ediyor. Üstelik sahte mutluluk ifadesiyle içeri girecek herkese selam vereceksiniz. Sanki orada olmaktan ve iş arkadaşlarınızı görmekten mutlu olmuş, ‘iyi ki varsınız, yaşayın, var olun’ ifadeleriyle onlara gülücük armağan edeceksiniz. O halde evden henüz çıkmamışken aynada önce kendinize gülümser misiniz? Gerçek bir gülümseme olsun lütfen!

Uzun zamandır sorunlar yaşadığınız sevgiliniz ya da eşiniz ‘uygun bir zaman ayarlayıp bir konuşalım’ diyor. Ne konuşulacağını biliyorsunuz zira sizde yaklaşık duygular içindesiniz. Ayrılacaksınız! Bitirerek ziyan mı edilecek bu ilişki yoksa devam ederek birbirinizi mi ziyan edeceksiniz? Kafanız karışık. İlişkinizdeki yaraların sebeplerini ararken yara daha da büyümüştü işte. ‘Biz’ olamamış bir birliktelik acıtıyor elbette içinizi. Şimdi sevdiğiniz ya da sevdiğini düşündüğünüz kişiyle konuşmaya gitmeden önce aynada kendinize bakıp gülümser misiniz? Lütfen!

Günlerdir hastane kapısında iyi haber almak için bekliyorsunuz. Tüm kırgınlıkları, kavgaları unuttunuz. Bir gülüşe dünyayı vereceksiniz. Gerekirse kendi hayatınızı… Ani değişiklikleri kabul etmek istemiyorsunuz. İçten içe yaşadıklarınızı adlandıramıyor, korkuyorsunuz. Öyle korkuyorsunuz ki tüm ihtimallerin varlığını reddediyorsunuz. Bugün yine hastane kapısından ayrılmayacaksınız ama bir ayna bulup kendinize bir gülümser misiniz, rica etsem!

Hangi bilinmez zamana ertelenmiştir isteklerimizin gerçekleşmesi bilemeyiz. Hayat, hiç ummadığınız zamanda hiç ummadığınız şekilde gülümser bize. Bu gülümseyişi önce kendi gözlerimizde görelim ve bırakalım hayat görevini yapsın.

Kendi Değerimizi Bilmek

Ünlü konuşmacı, yaklaşık olarak 200 kişinin katılım gösterdiği seminerine elinde aldığı 20 doları havaya kaldırıp “Kim bu 20 doları ister?” diye sorarak başlar. Tabi bu sorunun üzerine odadaki pek çok el havaya kalkar.

“İçinizden birisine bu 20 doları vereceğim ama önce şunu yapmama izin verin” der ve 20 doları yere atar, üzerine ayakkabısıyla basar, biraz da kirletir parayı ve sonra yerden alıp tekrar eliyle havaya kaldırır.

“Peki şimdi kaç kişi bu parayı istiyor?” diye tekrar sorar. Tekrar salonda pek çok el havaya kalkar.

Bunun üzerine konuşmacı, salondakilere şunu söyler: “Arkadaşlar, görüyorsunuz ki, paraya ne yaparsam yapayım onu hala istiyorsunuz çünkü paranın değeri hala aynı. Hala 20 dolar değerinde.”

“İşte bu yüzden kendi değerimizi bilmek ve onun hiç değişmeyeceğini hatırlamak önemlidir.”

Yaşamımız boyunca pek çok defa düşüş yaşamışızdır, moralimizin bozuk olduğu, canımızın sıkkın olduğu, kendimizi çok değersiz hissettiğimiz dönemler geçirmişizdir.

Belki yaptığımız yanlış seçimler sonucunda belki de içinde bulunduğumuz şartlar yüzünden kendimizi değersiz hissettiğimiz zamanlar olmuştur.

Ancak şu bir gerçek ki, her ne olursa olsun, her ne yaşanırsa yaşansın, bir insanın değeri değişmez ve paha biçilemezdir.

Özellikle de sizi sevenler için…